26 Şubat 2016 Cuma

Zübük & Robin Hood & Arsen Lüpen & Locke Lamora / Zübük'ten Arsen Lupen'e Hırsızlar ve Hırsızlık Üzerine

Adil bir dünyada yaşamıyoruz. İnsanlar tarihin ilk zamanlarından beri hayatta kalmak ve daha sonra da daha iyi bir hayata sahip olabilmek adına kendince yollar geliştirdiler. Elbette bunu yaparken yoldan çıkanlar da oldu. Güç sahibi olanlar bir şeylere zorla sahip olmaya karar verdiler. Gerektiğinde insanları öldürüp korkutarak ilk toplulukları oluşturdular. Ama öldürmeyi bir kere tatmaları onlarda nesiller boyu süren bir kan açlığı doğurdu. Katiller yazımda bunları ayrıntılı olarak anlatmıştım. Bu ilkel açlık sadece kurbanlarını işkencelerle sebepsizce öldüren, onlardan hatıra toplayan çoğu şizofren hasta ruhlu insanlarda yok. Dünya tarihini bir sürü savaşın doldurmasına neden olan bu açlıktır. Bugün Amerika ve Avrupa zaten halihazırda Ortadoğu coğrafyasının kural koyucuları durumundayken yine de kanın hala durmuyor olmasının sebebi yine bu açlıktır. Eşitlik, adalet, demokrasi kavramlarıyla anılan Fransız İhtilali, ya da Rusya'daki Bolşevik İhtilali çok büyük kaosa neden olmuştur. Tarihte devrim tarzı tüm olaylarda insanların kan açlığı ortaya çıkar ve sadece gerçek suçlular değil bir çok masumun canı o güç sarhoşluğunda alınır. Yetmişlerde ideolojik fikir ayrılığının biraz ittirmeyle iç savaşa dönmüş, insanlar bilip bilmeden can almaya başlamıştır. Dünya soykırımlara da tanık olmuştur. Kah Cengiz han dünyayı kasıp kavurmuş, insan hayvan dinlemeden katliam yapmış kah Naziler saf ırk uğruna dünyayı kirlettiğini düşündüğü Yahudi, Çingene ırkların ya da sakatların ve yaşlıların yaşamaması gerektiğine karar vermiştir. Bir tanesinin bugün yıl dönümü. Hocalı katliamında acı çeken Azeri kardeşlerimizi üzüntüyle anıyoruz.



İnsan doğasının vahşeti belki modern kıyafetler giymiş ama varlığını sürdürmekte. Peki ya hiçbir güce sahip olmayanlar ne yapabilir? Zengin bir aileden doğamayacak kadar şanssız ya da fiziksel güçten yoksun olanlar için başka yollar vardır. Bir kısmı köylü, esnaf, işçi vs basit alt sınıf insanlardır. Aralarında küçük hesaplar peşinde koşanlar olsa da genelde günlerini kurtarmaya yönelik bir yaşamları vardır. Genelde başkalarının başlattığı dalgalarda sürüklenirler. Ölen öldürülen onlar olur ama kazanan başkalarıdır. Bir diğeri yine alt sınıfın arasından çıkan asalaklardır. Güçlü kişilerin arkasına sığınıp ayak işlerine koşulurlar, onların artıklarıyla beslenirler. Arkalarını sağlam bir güce dayayanlar daha aşağı durumda kalanları sonradan görmelikle ezmeye başlarlar. Geldikleri yeri unuturlar. Ama kaderleri onları besleyenlere bağlıdır. Tüm bunları seçmeyenlerse kendilerine yeni bir yol açarlar: Hırsızlık. Söz gelimi Aziz Nesin'in Zübük'ü öyküsüne toplumun en dibinde başlamıştır. Türlü oyunlarla adım adım önce partiye girmiş sonra yükselmiş kirli düzenin içinde kendine yol aça aça köşeyi dönmüş küpünü doldurmuştur. Filmin sonunda Kemal Sunal'ın da dediği gibi "Aslında hepimiz birer zübüğüz, zübük olmaya zorlanmışız. Zübüklerden kurtulmanın birinci çaresi önce kendimize bakmak, kendi zübüklüğümüzden kurtulmaya çalışmaktır."  Böyle giderse daha çok zübükler doğar, koltukları büyüte büyüte başımıza otururlar.

Zübükler bir yana bazı hırsızlar vardır ki onlara kızamazsınız, aksine bağrınıza basar hak verir, adalet kahramanı bile sayabilirsiniz. Bunlardan en bilineni olan Robin Hood 10. yy dolaylarında efsaneleri dillerde dolanmaya başlayan karakter iyi bir okçu, Sherwood ormanında gizlenen bir eşkıyadır. Halkı sömüren soylulara karşı gizli bir savaş başlatır. Zenginden alıp fakire verme efsanesini başlatır. Bizdeki karşılığı Yaşar Kemal'in Üç Anadolu Efsanesi'nde de bahsettiği Köroğlu'dur. O da bir soyluya Bolu beyine karşı bir isyan başlatır ve eşkiya olur. Yine dönemin zenginlerinin mallarına el koyarak fakirlere dağıtır. Bu hikayeler eşit bir dünya yaratmaya yönelik safça ideallerin ürünüdür. Aynı zamanda özellikle ihtilal devrim dönemlerinde hortlayıp insanlar arasında konuşulagelen hikayelerdir. Anarşist hırsızların efsaneleri bu kadarla kalmaz. 1864 doğumlu yazar Maurice Leblanc yine bir anarşist olan Marius Jacob'tan ilham alarak Arsen Lüpen'i yaratır. Arsen Lüpen, çoğunlukla sanat eserlerinin meraklısı, hedef olarak yine soyluları seçen, tatlı dilli ve fazlasıyla zeki bir hırsızdır. Binbir kılığa girer ve üstün zekasıyla inanılmaz bir oyunculuk sergiler. Kurbanları soyulduklarını ancak iş işten geçtiğinde anlayabilirler. Bu karakter Peyami Safa tarafından Server Bedi takma adıyla yazılmış Cingöz Recai serisi olarak Türkiye'ye uyarlanır. Peyami Safa'yı çoğunlukla dramatik ve artık klasikleşmiş yapıtlarıyla bilenler burada gerçekten onun çok başka bir yönünü tanıyacaklar. Cingöz kendisini arayan polis Mehmet Rıza'yı arayıp "Rızacığım..." diye başlayan lakayt konuşmalarla sinirlendirmesine, bir iyi bir kötü sağı solu belirsiz hallerine ayrı bir bayılıyordum. Seri boyunca her biri çok eğlenceli bir çok macera yaşayan karakter bir macerasında ilham kaynağı Arsen Lüpen ile karşılaşır ve kendini onunla sınar. Recai'nin yeşilçamda bildiğim iki filmi var. Bunun dışında bugünün Kertenkele dizisinde de kötü bir taklit olsa da yine Recai'den izler bulmak mümkün.

Scott Lynch bu efsaneleri toplamış ve Ortaçağ İtalya'sı havasında hafif fantastik bir dünyaya taşımış sonuç olarak epey konuşulacak bir karakter yaratmış: Locke Lamora. Kendisi en dibi görmüş birisi. Sokak çocuklarının arasından yükseliyor. Dilencilerin, cepçilerin, tokatçıların arasında bir süre vakit geçirse de bunlardan üstün olduğunu kısa sürede kanıtlıyor.  Daha sonra asıl ailesine centilmen piçlerin arasına katılıyor. Dediğim gibi ilk kitap Locke Lamora İtalya havasında daha çok Venedik'e benzer bir şehirde geçiyor. Hikayede dönemin tam havasını verebilmek için vebanın türevi bir hastalık bile var. Yaşadıkları şehir arka sokakları mafyalar bir de üzerinde asillerle yönetilen bir şehir. Asiller mafyalarla anlaşma halinde ve birbirlerine karışmıyorlar. Ezilen tabii halk oluyor yine. Türlü mücadeleler sonrasında yeraltının patronu olan Capa Barsavi her dönen işten aslan payını alıyor. Bizimkiler asıl büyük vurgunlarını saklasalar da haraçlarını ödüyorlar. Ancak özellikle onları yetiştiren Zincir'in gizli amacı bu düzeni kırmak. Centilmen Piçler zenginden alıp kasalarını dolduruyorlar. Başka bir dolandırıcılık işi dışında çok az para harcıyolar. Tezgahlarını kurmuş türlü kılıklara bürünüyor, satranç hamlesi gibi her adımı ince ince işleyerek büyük vurgunların planlarını yapıyorlar. Bir ana tezgahları var ama örneğin bir ceket çalabilmek adına bile hızlı hesaplanmış küçük bir çok tezgah kuruyorlar. İşler yolunda her şey güzel, ta ki daha büyük şeylerin içine düşene kadar. Serinin ikinci kitabında ise denizlere açılıp bu sefer bir ada ülkesindeki kumarhaneyi hedef seçiyorlar. Yine ince işlenmiş tezgahlarına kurulmuşken yine daha büyük işlerin ortasında kalıyorlar. Aynı zamanda önceki kitapta karşılaştıkları büyücüler yine kabus gibi onları izliyor. Birkaç bağlantıyla birlikte birbirinden ayrı maceralara sahip serinin yedi kitap olacağı düşünülüyor ki Avrupa'da dört kitabı yayınlanmış durumda. Kısa sürede yükselip adından da hakkıyla söz ettiriyor. Yazıma kitapta geçen hırsızlıkla ilgili iyi bir tespitle bitiriyorum.

"Bizi tarih kitaplarında ararsan en fazla satır aralarında bulabilirsin. 
Yok bizi efsanelerde ararsan işte orada övüldüğümüzü görebilirsin."

1 yorum:

  1. Sonunda benim gibi dedektif ve polisten çok hırsızları seven, onların zekasına bir üniversite profesörününkinden daha çok saygı duyan ve bu hırsızlar kötü adamları soyup soğana çevirince gurur duyan birini buldum. Benim kahramanlarımda genelde yeteneklerini iyi işler için kullanan dolandırıcı ve hırsızlar. Hatta bi ara kitap deģilde dizilere bakmak istersen white collar ve leverage i öneririm. Bir de bir sorum olacak. Arsen lüpeni cin gozü falan okudum. Robin hoodu da severim ama locke lamora bana sanki biraz daha bencilmiş gibi geliyor. Kitabını okumadım. Ama fakirlere para koklatmaz falan yazmışlar ya hani. Öyle bencil biri mi diye sana bi sormak istedim. Ona göre alacağım. Bir de Holly Black in lanet işleyiciler serisi var. Orada da ana karakter ve ailesi dolandırıcı. Onu da oku pişman olmazsın

    YanıtlaSil